Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Origami Çılgınlığı Damarlarımda...

Resim
Evettt.. Yeni çılgınlığımla buradayım. Yaklaşık bir haftadır habire kağıt katlıyorum. İş yerinde karalama olarak ayırdığım kağıtları bu iş için kullanıyorum =) O heyecanla fotoğraflayıp sonra hemen yenisine geçiyorum. Şimdilik birer kez yaptığım için aklımda kalmıyor pek yapılışları ama yakın zamanda en çok beğendiklerim üzerinde uzmanlaşmaya karar verdim =) Eğer merak ettiyseniz buralara bir göz atın derim... http://www.youtube.com/watch?v=sTfgnWHg25o&feature=fvsr http://www.youtube.com/watch?v=iIGcAMfzbGI http://www.youtube.com/watch?v=aBC7bHHeLdU http://www.youtube.com/watch?v=rc9lVHvfzMY Sanırım  bu arkadaş   biraz daha güzel anlatıyor. Biraz araştırınca fark ettim ki bazıları çok yetenekli ama şip şak yapıveriyor hiçbir şey anlaşılmıyor. Binlerce katlama çeşidi olduğu için de illa ki size uygun bir tanesini bulabilirsiniz =) Kolay gelsin...

Bi Kedi Gördüm Sanki...

Resim
Sizin böyle kedileriniz var mı? Köşe bucak saklanır mı? Merakından kafasını uzatıp size bakar mı? Yoksa siz onu bulun diye saklandığı yerden kuyruğunu saklar mı? Bizimkiler eve girdiklerinde şöyle bir etrafı kontrol ederler ve hemen peşinden kendi köşelerine saklanırlar. Prenses yatak örtüsünün kenarına saklanıp patisini sallarken, Korsan da giyinme odasındaki perdeyle dolabın arasına girip kuyruğunu dışarıda bırakır =) Ben... Sanki... Yanılıyor muyum yoksa??? Bir kedi gördüm sanki... Ah! Unutmuşum bir de sandalye üstünde saklanma huyu var bu kızın...   Prenses'den size kocaman öpücük =)

İstiyorum...

Resim
Sıcaktan mı yoksa bıkkınlıktan mı bilinmez bu aralar değişik şeyler istiyorum... Canımı sıkan herkese ve her şeye hareket çekip rahatlamak istiyorum mesela... Yıllardır koyun sürüsündeki bir kuzu  gibi aynı hayatlara aynı mesleklere yönlendirilmiş olmama inat ters yöne dönüp olabildiğince kendim olmak istiyorum mesela... Kürtajdı, türbandı, mahalle baskısıydı derken kadınları evlerine hapsetmeye çalışan dar beyinlilere tüm gücümle direnip bir güzel sövüp sonra da tüm renklerimle yaşama katılmak istiyorum nesela... Kalbimin istediği yolda yürüyüp tüm gayretim ve enerjimle çalışıp zirveye çıkmak istiyorum mesela... Maskelerin ardında saklanan insanların önünde maskelerimi çıkarıp "siz de yapabilirsiniz" demek istiyorum mesela... Yolun sonunda denize ulaşabileceğimi bildiğim bir yerde olmak istiyorum, her an içimde hazır duran bikinimle elbisemi ve terliklerimi sahilde bırakıp yüzmek istiyorum mesela...

Kitap Alışverişi Hiçbir Şeye Benzemez =)

Resim
Bu aralar pek de iyi değilim. Kafamda OnYüzBinMilyon tane şey uçuşuyor. Çözülecekler elbette ama ben biraz ağırdan alıp kendimi daha fazla üzmek istemiyorum. İşte tam da bu yüzden kitaplar alıyorum okumak için ve dergiler =) tabi önce David Nicholls'un kitabını bitirmeliyim. Bu kitap bi türlü bitmiyor sanki  burada bahsetmiştim. Nazan Bekiroğlu'nu La Sonsuzluk Hecesi kitabıyla tanımıştım, daha sonra İsimle Ateş Arasında geldi ve şimdi de bunu aldım. Tüm kitaplarını okumaya can atıyorum. Daha yakından tanımak isterseniz  buradan okuyabilirsiniz. "Ebru. Su üzerine nakış atma sanatı." İlk Murathan Mungan kitabım. Ayşe Arman'ın röportajından sonra okumaya karar vermiştim, ancak alabildim. Bahsettiğim yazıyı  buradan  bulabilirsiniz. "Aşkını kanına sakla, gözyaşını ayrılığa... Zaman, akıtacağı zamanı bilir." Ve bir kitap daha. Aslında elimde başka bir kitap vardı ama bunu görünce öbürü hemen yerine bırakıldı =) "Bir şey de

Allah'ım Bu Nasıl Güzel Bir Şey Böyle....

Resim
Deniz Berdan'ın bu yazısını  okuduktan sonra keşfettim ben bu güzellikleri... Allah'ım ne güzel şeyler bunlar. Olabildiğince farklı, bağımsız, farklı ve kişiselleştirmeye müsait...  Lomography'nin  kendi sitesini ziyaret edebilirsiniz ve bu güzellerden birine sahip olmak isterseniz de  dükkan burada =)  Mümkünse kafama düşsün bir tanesi =)

Pek de iyi değilim...

Bir tuhafım bu günlerde. Keyifsiz, tatsız ve yorgunum... Yansıtmamak için fazladan çaba sarfetmek iyice yoruyor beni. Bi yandan nasıl hissetmek istiyorsam öyle davranayım diyorum, beynim kabullensin diye ama olmuyor. Öyle yorulmuşum ki bu kez kendimi de kandıramıyorum. Hayat benim yerime çözer diyerek çözümünü ertelediğim her şeyi çözmeliyim sanki; ama buna hiç gücüm kalmamış gibi geliyor. Bu ara elimi attığım şeylerin tam dokunacakken elimden kayıp gitmesinden gına geldi bana... Çaldığım her kapının kapanması ve bir de defalarca kilitlenmesi fazlasıyla yordu... Heyecanla başladığım her yolun bir anda duvarlarla örülüp kapatılmasından da bıktım. "Hayırlısı buymuş" demek artık slogan oldu dilimde, başta inansam da artık inanamıyorum buna. Bu nasıl bir hayırmış ki yıllardır gelip bulamadı beni. Gelesi varsa ve yolu kaybettiyse ben gidip alabilirim kendisini ama yok!!! Onun gelesi yok gibi. Şimdi bir anda ne oldu diyorsunuz belki de içinizden ama bir anda olmadı bunlar...

Bu Gece İçin...

Resim
"Kadınlar hayatı düzeltmek isterken çok yaralanıyor...  Erkekler fragmanların içinde yaşamak istiyor...  Kabataslak bir özet. Fazla katmanlı olmayan.  Bir hikâyenin bütünlüğü erkeklere fazlasıyla ağır, fazlasıyla sıkıcı geliyor...  Makineleri tamir edebilen erkekler, yazık ki hayatı tamir edemiyor...  Onun için erkekler hayatı bozma haklarının hiç olmadığını bilerek yaşamalı."