Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mutlu yıllar...

Resim
Yılın son günü için bir şeyler söylemeli sanki =) Giden yılı kovalar gibi hissedenleri anlamam mümkün olmasa da iyisiyle kötüsüyle bir yılı daha geride bıraktık... Şimdi kazandıklarımız için teşekkür etme zamanı... Yaşanılan her şeyi tecrübe olarak kucaklamalı ve uğurlamalıyız... Alınacak yeni kararlarda pişmanlıklar olarak değil dersler olarak yer almalı bu yıl arkamızda bıraktıklarımız... Ve bazı şeyleri arkamızda bırakmayı bilmeli... bazen en iyisi bir şeyleri bırakıp yenilere doğru yürümektir... 2014 yerli yersiz bir sürü şey bıraktı benim için... Kayıplarım oldu çokça ve kazandıklarım... Sene biterken de bolca sürpriz bıraktı bana ve bolca şans... Bir sene daha büyüyerek, anılarımı da kucaklayarak ben hazırım sanki 2015e... ya siz!? Bolca delilik yapabileceğimiz, büyüyeceğimiz, heyecanlanacağımız, sağlıkla, neşeyle, huzurla geçireceğimiz bir yıl olsun.... ... öptüm ...

Meraklı kediler...

Resim
Belki hayat tam da burada başlıyordur. Onu olduğu gibi kabul edip farkında olarak yaşadığımızda... Günlük hayatın içinde oradan oraya koşarken hatta insanlara çarpıp özür dileyecek kadar bile duramazken kaçırdıklarımızdır hayat... Oysa bir an durup düşününce, kafamızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda nasıl da farklı şekilleniyor her şey... Kocaman evrende küçücük hissetsek de bir an, aslında sonsuza açılan bir kapı beliriveriyor çevremizde... Nefes aldıkça hayatı içimize çektiğimizi fark edip daha da genişliyor sanki gerçekliğimiz...

Birkaç adım ilerde...

Resim
Yanlış zamanda başımıza gelen şeyler hayatın bir uyarısı mıdır? Çok istedin, bak oldu ama bu yanlış zaman; anla ve biraz işleri bana bırak deme şekli midir?

Çocuklar gibi şenim...

Resim
Yeni bir yıl geliyor diye mi emin değilim ama bu rengarenk ve ışıltılı dönemi seviyorum ben ya=) 

Her güne biraz ışıltı

Resim
Yılın en sevdiğim zamanı yaz... ama ondan sonra bu döneme bayılıyorum... Yeni yılın heyecanı, ışıklar, süsler, hediyeler...  Bu yüzden buralar bir kaç gün ışıltılı olacak gibi...

Yaprak yaprak...

Resim
Evet hala sonbahar çocuğuyum sevgili arkadaşım... Bu sonbahar bir değişik oldum ben... Büyüyorum ya ondan herhalde...

Hava soğudu... Ne giysem?

Resim
Hava soğudu... Koskoca kasımı geride bıraktık... Kenara köşeye sıkışan güneş, ara ara yüzünü gösterse de uzunca bir süre Ankara soğuk olacak belli ki...

Ne okudum - Başucumda Müzik - Kürşat Başar

Resim
"Hayat hiç beklenmedik bir anda biten bir şey. İçinizden gelen neyse onu yapı, fazla düşünmeye zaman yok." Belki de geç kaldım okumak için ama önemli olan bu değil ki... "Kitapta yazılanların hepsi gerçektir. Ama aynı zamanda hepsi yalandır. Çünkü onu ben yazdım." 

Ne okudum? - Sevinç Kuşları 2 - Kısas

Resim
Yıllar önce sen bunu kesin seversin, diyerek tanıştığım Sezgin Kaymaz kitaplarıyla yolculuğum Uzun Harmanlarda Bir Davetsiz Misafirle başladı...

Lavanta kokusunu aldın mı?

Resim
Başlığa bir türlü karar veremedim ben... Hüzünlerime kolayca sıfat bulabilirken mutluluklarımı bir türlü kalıplara sığdıramıyorum...

Ufak bir kaçamak için...

Resim
Seyahat etmeyi severim ben... Bimediğim sokaklarda yürümeyi, bir şehri dokunarak yaşamayı... ...Kulağımda müzik...

Bir yaprak...

Resim
Yapraklar her yerde... Hatta son zamanlarda benim defterlerimin arasında, kitaplarımın içinde...

Kontrol delisi miyiz?

Resim
Battalos Otel, Cunda Her şeyi son sürat yaşamamız gerektiğine kendimizi inandırdığımızdan beri hepimiz birer paranoyak olduk...

Bir yanım vintage, diğer yanım sonbahar...

Resim
Bu sene sonbahara takmış durumdayım sanırım.. Durup durup sonbahar diyesim geliyor.. Etkisini iyiden iyiye yitiren güneş, rengarenk yapraklar ve serin havadan bahsedersem, bu mevsimi biraz daha yaşayabilirmişim gibi geliyor.

Yansıma....

Resim
Ruh eşi dediğimiz şey tam olarak bir erkek ve bir kadının mükemmel uyumu mudur?

Bir bardak kahve içsek...

Resim
 Yıllar sonra bir arkadaşa rastlamak güzeldir benim için... Yıllar içinde hiç konuşmamış olsak da o an selamlaşmak, havadan sudan abuk sabuk sorular sormak güzeldir mesela...

Şimdiden heyecan sardı...

Resim
Beni çoktan saran yeni yıl coşkusunu ufak ufak sizlere de bulaştırmaya geldim =)

Sonbahar....

Resim
Mevsim sonbahar olunca kabanlar, kaşeler hemen gözüme çarpmaya başlıyor... Oversize akımını çok benimseyemesem de bu ara böyle bir kaç fotoğraf var ki sanırım beni de bu akıma dahil edecekler... Siyahlar, griler olur da lacivertler, hardallar eksik kalır mı? Tüm meevsimlerin renkli olduğuna gönülden inanan ben bu kombini nasıl beğenmem... Ve işte asıl Gizem'e oldukça yakın bi hal =) slopet, boyfriend kazak, dağınık dalgalı saçlar... Boyfriend modası hiç bitme sen e mi? ... öptüm ...

Kendini keşfetmek...

Resim
Okuduklarım hakkında çok da bir şey söylemediğimi fark ettim. Sanki kendime saklıyorum tüm cümleleri... Bu kez paylaşmak istedim sizlerle... Instagram'da şu an hatırlamadığım bir profilde görüp not almıştım Hacer Yeni'nin kitabının adını. Bir D&R alışverişinde sepete attım... Sonuç... Kendini bulmak için yola çıktığından habersiz Eda'nın kendiyle, Kapadokya'yla ve efsanelerle geçirdiği eşsiz zamanlara tanık oldum... Sanki söyleyeceğim her cümle kitabım büyüsünü bozacakmış gibi hissediyorum, işte bu yüzden de lütfen okuyun ve benimle paylaşın... Altı çizilesi çok fazla cümle var aslında ama ben gerisini size bırakıyorum...

Büyüyor muyuz?

Resim
   Büyüyor muyuz sahiden? Yoksa büyüdüğümüzü sanıyor ama aynı hataları tekrar tekrar yapıyor muyuz?   Son zamanlarda o kadar çok duyuyorum ki bu cümleyi... hatta öyle çok kullanıyorum ki... "Ee.. Büyüyoruz artık!"   Nasıl anlıyoruz büyüdüğümüzü peki?   Değişiyor muyuz?   Olaylara daha farklı yaklaşmayı mı öğreniyoruz?   Çizgiler mi ekleniyor yüzümüze ufak ufak...   Yoksa yalnızca kendimizi mi kandırıyoruz?   Ne zaman "Büyüdük artık" derken yakalasam kendimi, bir an durup içime bakıyorum. O an fark ediyorum ki benim büyümekten anladığım hatalarımdan çıkardığım derslerle bağlantılı. Hani şu hayatın hepimizi türlü türlü sınadığı tuhaf durumlar var ya.. İşte tam olarak onlardan bahsediyorum. Kişiler ve mekanlar değişse de konusu hep aynı olan sınavlarımız...   Ne zaman ki hep davrandığımdan farklı davranmam gerektiğini fark ediyorum, işte o zaman anlıyorum ki bir döngü daha kırıldı... Şimdi başka bir kura geçebilirim...   Size de olur mu aynısı? Ay

Çekip gitsek mi?

Resim
Her geçen gün bir başka kötü haber alıyoruz.. Ne yazık ki şanslıysak  bir yeni felaketle karşılaşıyoruz...  Bu aralar hepimiz uzaklaşmak istiyoruz buralardan... Kaçıp gidersek kurtulur muyuz? Hayır elbette ama belki bir nebze olsun uzak olmak iyi gelir...  Belki de bu ülkeyi hep bir elden terk etmeliyiz... Hayallerini, umutlarını, yarınlarını çaldığımız çocuklara bırakmalıyız bu toprakları... Eminim ki onlar birlikte yaşamanın bir yolunu bulacaktır bizler onların aklını karıştırmazsak...  Telefonu kapatıp, Twitter'dan çıkıp, Facebook'u unutup... Yolun götürdüğü, insanların unuttuğu, yalnızlığın huzura denk düştüğü bir yerlere gitmek var aklımda... Bir Cunda zamanı gelmiş sanki...

Hayat sürprizlerle dolu...

Resim
 Sonbaharı ortalamışken yılın en duygusal dönemlerinden birine girmişken kafamın içinde binbir tilki fıkır fıkır kaynatırken yazmasam çatlardım =) Bütün yapraklar kendilerince renk katarken etrafa çoğu kez bu geçişi kaçırdığımı fark ettim. Doya doya bakamaz hale gelmişiz acelemizden! Devamlı acelemiz var bu hayatta. Hep bir yerlere yetişiyoruz.. devamlı bir kaos... yatıp dinlendiğimizi sandığımız yegane anlarsa hastalanıp yataklara düştüğümüz zamanlar halini almış... Sahi neden bu kadar koşuyoruz?.. Gerçekten elimizden hızla akıp giden ne var? Neyi kaçırıyoruz? Daha iyi işleri mi? Yoksa daha iyi bir adamı mı? İndirimdeyken bedenimize uygun elbiseleri mi? Tam olarak neye yetişmek için bunca kaos? Bu kadar koşuşturmacanın ortasında hızla yenmiş öğlen yemeklerine ne oluyor peki? Kaçırılan kahvaltılar, sararan yapraklar, bir bebeğin ilk adımları... Bu aralar sık sık "hastalanınca anladım ki..." diye başlayan yazılara denk geliyorum... Stre

Aklımda beliren...

Resim
O kadar film izle, kitap oku, insanlar tanı... Sonra beynin kendi canı ne istiyorsa onu yapsın... Mesela benim görsel yanım bir tuhaf çalışıyor kesinlikle... Ne yaparsam yapayım, Fransız stili dendiğinde bu tarz ayrıntılar canlanıyor gözümde... Evet ben de biliyorum daha fazlası ama elimde değil =) Rahat, kendine güvenli, sade ve şık kadınlar mesela... O şarabı dışarıda içeceksem hakkını veririm tıkırtıları... Bir kahve içelim mi sohbetleri... Peki ya sizde neler var?

İstanbul...

Resim
Başlı başına bir dünyasın gözümde... Sen çağırdın ve ben geldim... 

Marilyn Monroe hep aramızda...

Resim
Bakmalara doyamadığımız kadın... Onlarca yıl da geçse varlığı hep bizimle olacak... Kadınsı haliyle belli bir döneme damgasını vurdu... Eldivenler, kırmızılar derken resmen dişiliğin kitabını yazıp gitti bu dünyadan... Zorlamadan, şişirmeden, sıfır beden olmadan güzeldi... seksiydi ve kadındı... ... öptüm ...

İngiliz kraliyetine mensup bir yanım...

Resim
Bir yanım çılgın tasarımları görünce heyecanla yanıp tutuşuyor ama diğer yanım adeta kraliyet ailesinin küçük prensesi... Böyle İngiliz çiçekleri, pastel tonlar, romantik hatlar... Resmen gördükçe aklım yerinden oynuyor, gözlerimden kalpcikler çıkıyor =) Delonghi'nin bu serisi gönlüme taht kurdu bile. Servis ve kalite şartlarını biraz araştırıp mutfağı bu güzelliklerle doldurmama çok az kaldı Demliğin güzelliğine bakar mısınız? Nasıl büyülenmez insan bu güzellik karşısında....  ....Bekle beni Beş Çayı... Beyazın, kremin ve pastelin tüm tonları bir araya gelince nasıl da sıcacık bir ev çıkıyor ortaya... Bir de çiçekler eklendi mi, her şey bir anda güzelleşiyor sanki... Romantik günler dilerim. ... öptüm ...

Varsa bir nefesiniz alırım...

Resim
Bazen uyanınca "Bu hayat biraz sıktı, yenisini alıyım bi zahmet" dediğim oluyor... İşte bu zamanlarda varsa bi nefesiniz alırım =)

...Aşk....

Resim
Angel-A (2005), Luc Besson İnsan nasıl anlar aşık olduğunu? Kime aşık olur peki? İlla aşkı karşı cinse karşı mı hisseder? Maddeyle bu kadar bağlı bir şey midir aşk? Milyarlarca yıl için dönen bu dünyadan da önce var olduğuna sıkı sıkıya inandığım aşk, benim için hep daha fazlası oldu... Tutkuyla, bi miktar kıskançlıkla, ateşle tanımlı bence aşk... ve bir o kadar da naif... Hatta yer yer Kürşat Başar'ın dediği gibi, " Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan bu aşktır."  PS.... Angel-A izlediğim en güzel filmlerden biri =) bi şans verin derim... ... öptüm ...

Zaman denen şey ne ola ki?!

Resim
  Bir kelebeğin ömrüyle kıyaslarsak zamanı, nereye ulaşabilir insan ömrü?   Yaşanılanlar ne olur peki?    Hafızalarımızda kalan belli belirsiz görüntüler mi elimizde kalanın hepsi...      Dünya denen bu düzenin merkezi zaman gibi duruyor aslında...    Peki ya zaman...        O nerede duruyor?! Belki yaşadıklarımız o anın içinde olup bitiyordur biz fark etmeden ve sonsuza kadar yitiriliyordur o büyülü "an"lar... Ya da... Belki de her an kendi içinde yaşanmaya devam ediyordur sonsuz evrenin bir köşesinde... Yıllardır zamanı düşünür dururum... Peki ya sizce?... Zaman denilen şey nasıl işliyor... Öylece saatin tik taklarıyla yaşanıp bitiyor mu? Bir kez oldu diye bitip sonsuzluğa mı teslim oluyor?!

Her şey evi yuvaya çevirmek için aslında...

Resim
Uzun uzun aralar verir oldum buralara. Aslında anlık tepkilerim instagram ve twitter'da oluyor ama buralara gelip de uzun uzun can sıkan şeyleri yazmak istemiyorum sanırım. Bir yandan ülkenin haline üzülürken bir yandan da ne yapabilirim diye kendimi yiyorum içten içe... Bir yanımda onca zaman sonra taşınacak olmanın verdiği heyecana kapılmak üzere. Çok uzun yıllar gönlümüzce bir evimiz olsun istedik ve şimdi buna iyice yaklaştık gibi.. Bir aksilik olmazsa da temmuz sonu ağustos başı taşınırız diye planlar yapıyoruz.... Bazı şeyleri sıfırdan planlamak da olabildiğince heyecan katıyor hayata... Kapı kollarından perdelere, seramiklerden evyelere bakınıp duruyoruz hepimiz... Bu dönemde de aklım fikrim hep dekorasyona kayıyor ister istemez. Mesela böyle güzel kapı kollarını seviyor kalbim... Ya da pirinç gövdeli abajurları... Sanırım biraz daha romantik bir oda hayali içindeyim bu dönem... Mesela yatağımı böyle mi kullansam acaba diyorum. Hem

Yastayız... Bir kez daha... #soma

Resim
Söylenecek çok fazla şey yok aslında.  Aslında çok şey var da... 3 günlük ulusal yas ilan edildi... Çalışmalar hala devam ediyor... Bakanlardan birisi bile koltuğundan vazgeçmedi... Saatlerce madendeki kişi sayısı bile bilinemedi... bilinememesini bi yana bıraktım ama 200-300 diye kelle başı hesap yapılması çok koydu... Madenden çıkan işçinin "sedye kirlenmesin, çizmelerimi çıkarayım" dediğini duyduğumda kalbim söküldü... İhmalkarlık demek bile hafif kaldı... Açgözlü yaratıklar mallarına mal, paralarına para katsın diye aileler yandı, bitti... Bence sınır kapılarını kapatalım, ne var ne yoksa benzine bulayıp, çakmakları atalım. Bu ülkeyi içinde bizle hep birlikte yakalım gitsin. Ancak böyle temizlenir bunca pislik

Benim miniklere yuva lazım... Bir yardım etseniz...

Resim
Evden kaçan asi kızım   Bir süredir birbirimizi tanıyoruz ve bilirsiniz ki kedileri çok severim.  Evimde iki kedi var. Erkek olanı kısırlaştırdık; ancak dişi olan kısırlaştırılmasına haftalar kala bir gece evden kaçtı ve 25 gün önce de anne oldu.   Mutlu muyum? Tabii ki ama bir yanım da hüzünlü. Evdeki kedi nüfusu maksimuma ulaştığından bebekler sütten kesilince onları sahiplendirmem gerekecek.   Bir kaç yere haber verdi ve sizlerden de yardım istiyorum.   Minik torunlarıma ömürlük yuvalar bulmam için bana yardımcı olun. İster buradaki fotoğraflarla kendiniz yazın, ister bu postun linkini paylaşın, isterseniz de HaySev'in bebekler için yayınladığı bu ilanın linkini yayın; ama lütfen bana destek olun.   Eminim bazıları onlara da bak diyecek, bakabilecek olsam zaten bakardım ama ne yazık ki annem bu duruma izin vermiyor. Evde de tek başıma yaşamadığım için iki kediyi dört yapabilme şansım yok.   Eğer merak edenler olursa kediler cins değil. Hoş bana sorarsanız