Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Emma Bombeck Kanserden Ölmeden hemen önce şunları yazmış...

‎"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer; Hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim.. Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım.. Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim.. Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim.. Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım.. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım.. Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim.. Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum.. TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım.. Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar

Martın Son Yarısı Biterken

Resim
Bu ayı da bitirdik. Mart ayının yarısı kış diğer yarısı bahar derken son günlerinde hala kıştan kalma sahneler görüyor bu gözler. Bahar gelsin istiyorum artık, çiçekler açsın, t-shirtler çıksın... Gerçi ben aklımca kendi baharımı getiriyorum... Beyaz spor ayakkabılar, rengarenk cıvıl cıvıl ojeler, soğuğa aldırmadan giyilen t-shirtler ve daha neler neler... Hatta bu pazar da kuzele açıkhava kahvaltı planları yapmaktayım ki en büyük isyanım bu olacak =) Şu görüntüleri özledim. Çiçekleri, renkleri, huzuru...en çok da güneşi... güneş insanıyım ben sanırım.. hem de fazlasıyla, o olmayınca biraz huysuz olabiliyorum =) Aslında 23 Nisan tatilinden de faydalanıp uzaklara mı gitsem ben birazcık, sıcağa, doğaya, yeşile, suya?..

KIRMIZI

"Aradığı hep “başka” bir şeydi. Ve tüm bulduklarını “başka” zannetti. Çünkü deli gibi ararken, bir zaman sonra neyi aradığının bir hükmü kalmıyor, ararken karşısına çıkanlar, arama eylemini unutturuyordu ona… Oysa “bulmak” her zaman aramakla olmuyordu. Hiç ummadığınız bir anda çıkıveriyordu karşınıza bulmak istediğiniz...." "Bulmak" aramakla olmuyor her zaman.. Hayat bizlere danışmıyor her konuda. Ne kadar direnirsek o kadar boşa. Bazen güvenip bırakıvermek gerekir kendimizi onun kollarına. Her olay bi sebep için hayatımızdadır ve her sebep bizim için önemli bir sınavdır aslında. Sınavı geçip yola devam etmekse tamamen bize bağlıdır. İnsanlar da öyledir. Her insan bir amaç uğruna girer hayatımıza. Bazıları kalır bazılarıysa gider. Kalışlar farkedilmez ama bazı gidişler çok çetrefilli ve gürültülü olur. Öyle odaklanırız ki gidişlere öğrendiklerimizi hiçe sayarız. Oysa öğrendiklerimizdir bizi biz yapan ve yine öğrendiklerimizdir o insanın bizdeki yerini ve değer

İŞARETLER

Resim
Şimdi böyle işaret falan bekleriz. En mutlu zamanımızda o anın bitmeyeceğine dair, karanlıkta ışığa dair, dilek tuttuğumuzda olacağına dair, karar alırken doğruluğuna dair... Bazen yıldız kayar, bazen bi sayı belirir, bazen telefon çalar, bazen tepemize kuş... Bazen de bi şeycikler olmaz...Bu evrenin en sessiz kaldığı anlar içinizde hala bi umut varsa eğer ne güzel işte sarılın ona. Ondan büyük işaret mi olur çünkü bu güvenmektir o büyük güce. Bilmeden, görmeden, kanıt olmadan güvenmek...İnanmak... Bundan güzeli mi var... Peki bana gelen işaretler... Hayat hep iyi şeyler için işaret göndermiş gibi yapar bana.. Bu yıllardır böyle. Dikkat ediyorum ben bi işaret yolla bakıyım der demez bi şeyler yolluyor sağolsun... ama o da kendince yapıyor tabi bu işleri. Nedense ben "aaa.. doğru yoldayım, aferin bana" dediğim an mesajı tersinden anladığımı farkediyorum. Bi bakıyorum uyarı mesajıymış o.. güya ben şaşırmıyım, dağılmadan atlatıyım diye gelmiş. Arkadaş anlayamıyorum ben senin

IŞIĞA DOĞRU

Yeni kararlar almak zor ama çok keyifli. Mevcut durumu bırakıp gitmek ne kadar zorsa yeniye kucak açmak da o kadar zor aslında ama o keyif her şeye değer. Hayaller kurmaya başladım ben, hoopp ordan burdan ışık görmeye başladım... Önce güzel bi iş görüp başvurdum, daha çok çizim yapar oldum, sonra "teyze" olmaya hazırlanmam gereken bi haberle şenlendim... Meleklerim benimle ben de kendi içimdeyim tam gaz... Büyüyorum, büyüdükçe heyecanımı daha da canlı tutmak için yeni şeylere kucak açıyorum. Cem Adrian'ın dediği gibi "Tanrı aslında sever hepimizi"... Açtım kucağımı...
Resim
Bazen her şey saçma sapan bir şekilde devam eder...  Sonra bir şey olur... Acaba der, gülümsersiniz... İşte bugün tam da öyle bir haber aldım. Bana kardeşimden daha yakın olan bi cadı  beni TEYZE yapıyor =) çooook heyecanlı, çooookkk mutlu, çoooookkk şapşalım =)