Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Huzursuzluğun Paratoneri"

Resim
Huzursuzluğun paratoneri olduğunu iddia eden bi arkadaşım vardı. Bu aralar ben de arızanın paratoneri miyim diye düşünür oldum... Kavga ederken bile kelimelerimi düşünür taşınır öyle seçerim. Özenle ağzımdan çıkarırım.. Mümkün mertebe sesimi yükseltmem, hakaret etmem... Peki bana hangi tip insanlar düşer... Tabi ki en arsızları, terbiyesizleri... Ağzından çıkanı kulağı duymaz... Haklı gözükmek diye avazı çıktığı kadar bağırır. Yalan yanlış ne gelirse söyler... Bi geçmişiniz varsa eğer en saçma sapan noktaları ortaya atar... Yumuşak yanınızı biliyorsa hele, oooo... hep oraya çalışır... Hakaret eder...Uyarırsınız "hakaret değil bu,benim tespitim" der... Sevdiğim biriyse hele... Çoğu kez adam akıllı kavga edemem ben bi de... çok kızarsam hırsımdan ağlarım.. Berbat bi şey bu biliyorum ama yok, düzeltemedim... Son efsanem de ise ahlaksız, ilgi bağımlısı ve teşhirci oldum. Bir de müstehcen konuşmalarım varmış ki... Bu cidden efsane... Haa benim bu tarz davranışlarda

Saygısızsınız...

Resim
Bazı insanların saygısız olmayı iyi bir şey sandığına eminim ben. Yoksa bu denli şuursuz olamazlar. Dinlemeden konuşmak, bas bas bağırmak falan bunlar hep bu duygunun eseri. Karşılıklı konuşma üslubunu hiç öğrenmemiş, hiçbir zamanda öğrenmeye niyeti olmayan bu insanların soyu kurusa keşke artık. Bağları kurmak yerine bağları koparmayı marifet sanan insanlardan bıkkınlık geldi... Bir de bunların tehdit ederek işlerini yürütmeye çalışan kısmı var ki Allah onu onun gibi bir ruh hastasıyla sınar umarım... ( Çok da kibarım,içim küfürle doluyken nasıl da kibarım. ) İlla sesimi yükseltmem mi gerekiyor? İlla sizler gibi biraz daha sessiz olanı mı ezmeliyim?.. Sadece empati... Sadece saygı...

Umarım Vaadedilen Cehennem Vardır....

Aslında içimde koca koca küfürler var ama paylaşırsam öfkem azalır diye korkuyorum... Çocukların, kadınların, hayvanların tecavüzüne sessiz kalan herkesi buharlaştırmak istiyorum.  Tecavüzcülerin saçma sapan gerekçelerle serbest bırakılmasını aklım almıyor. Vicdanım reddediyor. Bu hasta ruhlu manyakların ıslah edilebileceğine inanmıyorum. Adalete güvenmek istiyorum ama her gün bir yenisi daha ortaya çıkan kararlar sebebiyle adalete güvenim gittikçe azalıyor... Verilen hiçbir ceza bu travmayı hafifletmiyor elbette ama bu kişilerin cezasız kalması, onları resmen teşvik ediyor yeni suçlara... Küçücük kızların çektiği acıları hiçe sayıp "kendi rızasıyla" diyenler, "acil butonuna bassaydı" diye savunma yapan bakanlıklar, "dar giyinmişti zaten" diyen soysuzlar.... Hepinize yetecek kadar büyük bir cehennem vardır umarım... Dilerim ki hepiniz o sonsuz acılar içinde zamansızca acı çekersiniz... Kurtardığınız o tecavüzcülerle birlikte ce

Boşluk...

Resim
Yeri kanırtılarak açılmış yaralar var bu hayatta... "Asla yapmaz" dediğimiz insanların açtığı yaralar.... Bir daha hiç kapanmayacak; hatta bir çoğu zamanla büyüyecek yaralar bunlar... Gittikçe acısı sonsuz bir sızlamaya dönüşen, kabuğu kendi kendine kalkıp tekrar tekrar kanayan cinsten... Nefret etmeyi bile imkansız hale getiren bi özlemi içinde barındıran cinsten çok büyük karanlıklar...

Don't Let It Break Your Heart

Resim
...YAZMAYI ÇOK ÖZLEDİM...

Çırılçıplak...

Resim
 Bazen tüm maskelerimizi atmak isteriz.. Yalnızlığımızı bozmak, birini hayatımıza almak isteriz... Yıllarca ördüğümüz duvarların arasından bir ışık sızar içeri...Biraz kazıp orayı dışarıya bakmak isteriz... Kimimiz duvarı kırıp dışarı çıkar, kimimiz duvardaki gedikten ışığı içeri alır... Sanırım ben bugün duvarı yıkıp dışarı çıktım... Nefes aldım... Kalbim mi büyüdü yoksa yüküm mü azaldı emin değilim... Yüklerimizi paylaşmak iyi midir tam emin değildim ama belki de doğru insanla konuştuğunuzda ikiye bölünen bir yükü sırtlarınızdan indirmek daha kolaydır... Şimdi biraz zaman... Zaman gösterecek her şeyi... Öptüm...

Kelimeler yetersiz kalıyor bazen...

Resim
Ne söylesem nereden başlasam bilmiyorum ama bi yerlerden başlamalıyım belki de. Size yazmadığım o kadar zaman boyunca yuvarlanıp gidiyordum hayatın içinde. Resmen savruluyordum. İşin kötüsü bi kör kuyuya yuvarlanır gibi hissediyordum. ilk başta denedim aslında çıkmayı ama öyle bir yerde çaresizlik hissetmeye başladım ki sadece yuvarlanışımı hissettim. Kendimi çaresizce bıraktım. Başa çıkamadım kalbimdeki ve beynimdeki benle... Hep erteledim destek almayı. İnsanlarla konuşamadım. Zaten konuşmak o kadar zor ki benim için. Herkesi, her şeyi dinleyebilirim ama ben anlatamıyorum işte... İlk zararım bu sanırım kendime... Başka zararım var mı bilmiyorum aslında ama var gibi... Önce belimden çıktı acısı. Bir anda belimde ameliyata çeyrek kala bi fıtık çıktı ve onunla birlikte sırtımda ve belimde skolyoz diye tabir edilen eğrilik başlangıcı. Fizik tedavi falan derken bir ayı devirdikten sonra bi nefes kendimi psikiyatriste attım. Başka çarem kalmamıştı. Ağlamak öyle olağan olmuştu ki.

Ayvalık... Ben... Deniz... Güneş...

Resim
Buradan de demiştim tatildeydim bir haftalığına. Güneş, yeşile, arkadaşıma emanet ettim kendimi... Hala devam eden zor günlerdeyim. Geçecek biliyorum. Her rahatsızlığın bi tedavisi vardır. Olmayan da kontrol altında tutulur biliyorum... Sizler için çok fotoğrafım yok ama arkadaşım, kardeşi ve ben çok eğlendik. Fotoğraflar çektik...Umarım seversiniz... Ayrı annelerden doğan kızkardeşlerdik aslında...

özledim yazmayı...

Resim
Buradayım. Çılgınlar gibi okuyorum. Fotoğraf çekiyorum. Daha iyiyim.. soran, destek olan herkese teşekkür ediyorum... mutluyum... kendimle barışıyorum...

tatilden...

biliyorum ihmalkarım... Affınıza sığınıyorum. Blog yazabilecek gibi hissetmediğim için bilgisayar almadım yanıma. Bu postu da telefondan yazıyorum. Burhaniye'deyim ben. Biraz mola vermem gerekiyordu. En sevdiģim arkadaşım yanımda. İyi olucam en kısa zamanda... instagramda olabildiğince aktifim. @gizemizmirli olarak bulabilirsiniz. Sayfanın sağında da link var isterseniz :)  Öpüyorum ...

Ey Türk Gençliği!!!

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet için

Şarkılarla Anlatmak Kalbindekini...

Resim
Size de olur mu? Sadece susup şarkılara sığınır mısınız?  Onların götürdüğü alemlere gidip acınızı bir kez de onlardan hissedip mutluluğunuzu onlarla haykırıp şarkılardan fallar tutar mısınız? Ben çok sık yapıyorum. Öyle ki bazen susup şarkı dinletecek kadar müzik ve sözlere sığınıyorum ... Melankolik havayı dağıtalım biraz... Hazır hafta sonu da gelmişken sizinle çok sevdiğim bir filmi paylaşmak istedim. 2007 yapımı bu filmi ilk izlediğimde ben çok sevmiştim. Hugh Grant ve Drew Barrymore başrollerde. Şöhreti bitmek üzere olan pop yıldızı Alex ile ona yardımcı olan güzel Sophie arasında geçenleri izlemek oldukça keyifli olacak. Oyuncular ve filmle ilgili ayrıntılı bilgi için  http://www.imdb.com/title/tt0758766/ ...Öptüm...

Rüyalarda Birlikteyiz...

Resim
Rüyanızda gördüğünüz bir öpücük sizi çok daha mutlu uyandırabilir... ...öptüm...

Ben Seni Çok Sevdim...

Resim
Cem Adrian dün akşam minicik bir kapı araladı kalbinden... İçeri baktım...

Aniden Uyanırsın Bazı Geceler...

Resim
...Bazen top atsalar uyanmazsın, bazen de bir şey olur ve bir anda uyanıverirsin uykunun en tatlı yerinden. Ufacık bir ses, bir nefes uyandırır seni ya da kalbinin çarpışı... ...Nefes alamadığını fark eder nefes almaya çalışırsın... çalıştıkça nefessiz kalır, nefessiz kaldıkça bocalarsın... ...Tam o anda aklından neler geçer insanın... - en sevdikleri, - aşkı...aşkları... - ölüm, - yaşam... ...ne hisseder peki... - korku, - heyecan, - sevgi, - panik... Bir anda uyanırsın bazen ufacık bir sese... minicik bir ışığa... saatlerce uyuyamazsın sonra... konuşmak istersin durmadan... bir yandan da delice susmak... Sessiz değilim aslında, sevdiklerim sesime sağır bu günlerde... Aniden uyandım bu gece... Aylarca içimde kalan suskun çığlıklarımla... Nefes alamadım önce... Şaşırdım... Bir an kendim geldim aklıma, nasıl oldu da bu hale geldim dedim... Nefes alamam sandım bi daha... sakinleştim... Konuştum sonra... Sanki hiç susmamış gibi... Sanki hiç kanamamış gibi... Sanki hiç

Konuşamadıkça, Sustum. Sustukça Dinler Oldum...

Resim
Keyifsizim bu günlerde fazlasıyla. Kafanızı şişirmek de istemiyorum.... ...Öptüm...

...OTİZM...

Resim
Bugün dünya otizm günü. Konuşulacak çok şey olsa da Tohum Vakfı'nın hazırladığı bu video bir çok kelimeye bedel... Eksiklik değil, farklı bir yetenek...

Kızsam Mı Napsam Bilemedim...

Resim
Başlığa aldanmayın hırsımdan kuduruyorum aklıma geldikçe... Aslında az çok tahmin edersiniz belki. Ağustostan beri öğrencilerle içli dışlıyım hem de fazlasıyla... Bir kısmıyla harika anlaşsak da aradan çıkanlardan bir kaç tanesi beni çocuk sahibi olma fikrinden bile uzaklaştırırcasına sabrımı zorluyor ( Sanki evlendim de çocuk kısmını düşünüyorum =) ). Sabah ve akşam 1 saatten günde 2; haftada 10 saatimi birlikte geçirdiğim birisi var ki, cidden sabrımı tüketti. Ukalalığın, terbiyesizliğin, bencilliğin adını dikkat bozukluğu koyduklarından beri dış dünyada işler çok değişti. Hepsi bir yana küçük kızımız bir de fotoğraf hırsızı çıktı. Blogumdan çaldığı imzalı  fotoğraflarımı kendi Instagram hesabına koyup arkadaşları arasında yer yapmaya çalışırmış uzunca bir süredir. Beni sevse anlarım yine biraz ama benden fazlasıyla nefret eden bu cüceyi artık anlayamıyorum. Daha doğrusu anlamak istemiyorum. "Ya çocuk işte" "İdare etsen" gibi cümleler geçiyor içinizden

Şu Sis Bir Dağılsa...

Resim
 Bazen nedensizce karışır aklım. ani şu "Neyin var?" dediğinizde "hiiiçççç" dediğim cinsten... İşte tam da o andayım bir kez daha. Sanki bir sis perdesi var etrafımda ve ben net göremiyorum çevremi. Bir şeyler beni içimi görmeye itiyor. Oysa şu an hazır olmadığımı hissediyorum içimdekilerle yüzleşmeye... Seslere, şüphelere, korkulara izin vermek istemiyorum bir süre daha... Biliyorum ki büyük bir meydan okuma yatıyor içimde. Öncelikle kendime hesap vermeliyim ama şimdi değil ve işte tam da bu yüzden bu sisin dağılması gerekiyor. Dağılsın ki etrafıma odaklanıp içimden birazcık uzaklaşabileyim...Cevabını vermeye hazır olmadığım sorular doluşmasın ağzıma...

I gave my best, it wasn’t enough

Resim
Hissettiklerimi anlatasım geldi ama cümle kurmadan...