Hayat sürprizlerle dolu...
Bütün yapraklar kendilerince renk katarken etrafa çoğu kez bu geçişi kaçırdığımı fark ettim. Doya doya bakamaz hale gelmişiz acelemizden! Devamlı acelemiz var bu hayatta. Hep bir yerlere yetişiyoruz.. devamlı bir kaos... yatıp dinlendiğimizi sandığımız yegane anlarsa hastalanıp yataklara düştüğümüz zamanlar halini almış...
Sahi neden bu kadar koşuyoruz?..
Gerçekten elimizden hızla akıp giden ne var?
Neyi kaçırıyoruz?
Daha iyi işleri mi? Yoksa daha iyi bir adamı mı? İndirimdeyken bedenimize uygun elbiseleri mi?
Tam olarak neye yetişmek için bunca kaos?
Bu kadar koşuşturmacanın ortasında hızla yenmiş öğlen yemeklerine ne oluyor peki?
Kaçırılan kahvaltılar, sararan yapraklar, bir bebeğin ilk adımları...
Bu aralar sık sık "hastalanınca anladım ki..." diye başlayan yazılara denk geliyorum... Stresin yarattığı hücresel yıkımlar nedeniyle büyük büyük sinyaller verirken bedenimiz, yine de anlayamıyoruz, göremiyoruz hatalarımızı...
Sakinleşmemiz lazım... Stresi azaltmamız lazım... Bu koşuşturmacanın boşuna olduğunu anlamamız lazım...
Yoksa bu kaosun içinde kendimizden olmaya devam edeceğiz... Bedenlerimiz hep savaş halinde olacak gereksizce... ve belki de yaşarken nice sarı yapraklar kaçıracağız boş yere...
... öptüm ...
hayat koşuşturması içinde kendimizi kaybediyoruz :(
YanıtlaSil